Welcome to Our Website

On binlerce dolarlık kafatası! Küçültüp kolye diye takıyorlar, 4 tanesi Türkiye’de çıktı

Derleyen: Fazilet Şenol / Milliyet.com.tr –  Güney Amerika’da  yaşayan, kürar ile zehirlenmiş üflemeli tüfekler ve oklarla avlanmanın yanı sıra tarımla da uğraşan Jivarolar, klasik bir Amazon kabilesi gibi görünse de aslında akılalmaz manevi inançlara sahip. İnançları canlı ve cansız her şeyin insan gözünün görmeye muktedir olmadığı ruhlara sahip olması fikri üzerine kurulu. Kişinin kendisinde barındırılabileceğine ve kontrol altına alınabileceğine inandığı güç veya ‘arutam’ adı verdikleri ruhlara inanıyorlar.

ÖLDÜRME, KÜLTÜRÜN VAZGEÇİLMEZ BİR PARÇASI

İnanışlarına göre kişi bir ‘arutam’ ruhuyla doğmuyor. Böyle bir ruh ancak sonradan edinilebilir ve bu da belirli geleneksel yollarla yapılabilir. Bu tür bir ruhun edinilmesi, yetişkin bir erkeğin hayatta kalması için o kadar önemli kabul ediliyor ki çocuğun ebeveynleri onun ergenlik çağına kadar bir ruh edinmeden hayata devam edebileceğini düşünmüyor. İnsan öldürerek, eski arutam ruhlarını yenileriyle değiştirerek sürekli olarak güç biriktirilebileceklerine inanıyorlar. Bu değişim mekanizması önemli çünkü inançlarına göre bir kişi aynı arutam ruhuna dört veya beş yıl sahip olduğunda ruh, uyuyan sahibini terk edip her gece ormanda dolaşma eğiliminde oluyor. Er ya da geç bu ruhlar, ağaçların arasında böyle sürüklenirken başka bir Jivaro onu çalıyor. İnanışa göre de eski ruh gece dolaşmaya başlamadan önce yeni bir ruh edinmek gerekiyor. Bu inanış ise kişiyi birkaç yılda bir öldürme seferine katılmaya teşvik ediyor.

Böylece öldürme, Jivaro kültürünün hayati bir parçası haline geliyor. Öyle ki erkekler de ancak toplulukları içinde avcı olduktan sonra evlenebiliyorlar. Kişi ne kadar çok öldürürse, o kadar çok güce sahip oluyor ve bu da kişiye ölüm bağışıklığı sağlıyor. Bu sebeple şiddet, bu tür ruh inancı açısından Jivaro kültürünün büyük bir parçası. Üstelik yalnızca öldürmekle kalmıyorlar, öldürdükleri kişi için oldukça ilginç ritüellere başvuruyorlar. Onlardan biri ise kafa avcılığı yani küçülen kafa ritüeli. Peki bu küçültülmüş kafa ritüeli ne ve Jivarolar bunu neden yapıyor?

RUHUN KONTROL ALTINA ALINACAĞINA İNANDILAR

Küçültülmüş kafa; ritüel, ticaret veya diğer amaçlar için kullanılan, genellikle normal boyutundan kat kat daha küçük hale getirilen, kesilerek özel olarak hazırlanmış insan kafası olarak tanımlanıyor. Evet, yanlış duymadınız. Öldürdükleri insanların kafalarını küçültüp takı veya herhangi bir süs eşyası olarak kullandıkları ritüel için Jivarolar bu terimi kullanıyor. 

‘Küçültülmüş kafalar’ uygulaması başlangıçta Jivarolar için dini bir öneme sahipti. Çünkü bir düşmanın kafasını küçültmenin o düşmanın ruhunu kontrol altına alacağına ve onu küçülten kişiye hizmet etmeye zorlayacağına inanılıyordu. Üstelik öldürülen kişinin ruhunun ölümünün intikamını almasını engellediği varsayılıyordu.

4 TANESİ TÜRKİYE’DE ELE GEÇİRİLDİ

Bir Muisak (Arutam ruhu taşıyan bir kişi öldürüldüğünde ortaya çıkan intikamcı ruh) ruhunun güçlerini kullanmasını engellemek için düşmanlarının başlarını kesip küçültüyorlardı. Bu işlem aynı zamanda düşmanlarını uyarma yöntemi olarak da kullanılıyordu. Kökü buna dayansa da ilerleyen yıllarda birçok kafatası daha sonra kabilenin zaferlerini kutlayan dini törenlerde ve şölenlerde kullanıldı.

Vahşice bir gelenek olan kafa küçültme ritüeli elbette Amazon ormanlarında saklı kalmadı. Kafa küçültme ritüeli Batı dünyasının da ilgisini çekti. Öyle ki turistlere ve etnografik eşya koleksiyoncularına tedarik sağlama çabasıyla öldürme oranında keskin bir artış oldu. Hatta kafa avcılığı ve kafa avcılığı partileri terimlerinin bu uygulamadan geldiği düşünülüyor. Hatta bu kafataslarından 4 tanesi 3 yıl önce Türkiye sınırlarında ele geçirildi. Çünkü Jivaroların yöntemi, on binlerce dolar karşılığında alınan ve satılan bir ticaret ürününe dönüşmüş durumda. Koleksiyonerlerin de oldukça ilgisini çekiyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir